Nereden başladım

Hana Kamer
Hana Kamer

--

Yeni başlayan biri olarak sık sık nereden başlayabilirim diye soranlar oluyor bu günlerde bana. O yüzden bunun hakkında da kendi başlangıcımı anlatan bir yazı yazmaya karar verdim. Biraz ayrıntıya girebilirim. Amacım bunun aslında hiç bir doğa üstü zeka veya hırs gerektirmediğini sadece biraz cesaret ve sabır gerektirdiğini anlatmak istemem.

İlk satır kodumu lisanstayken abimin ve annemin zoruyla yazmıştım. Herkesin kod yazmayı bilmesi gerektiğini söylüyorlardı ama benim gözümde çok zor ve korkunç bir şey gibi durduğu için inatla bulaşmıyordum. Daha sonra abim bana php dersleri indirdi ve kafama vura vura başlattı.

4 video izledim. echo ‘hello world’ yazdım ve php ile olan kısa yolculuğum sona erdi…

Uzun süre yazılım konusu açılmadı. Benim inadım geçti ve lisansın uzatmalarında yazılım kursu buldum kendime. Broşürde yazan hiç bir dilden haberim yoktu. C#, html, css, jquery, asp.net gibi uzunca bir listeden oluşan broşürü aldım kursa başladım. ‘margin’, ‘padding’ en büyük kabuslarım olmuştu ‘vay be margin, padding anlayan insanlar var’ diye düşünüyordum hatta:D Kurs bitti. Sertifikamı aldım. Oooo ben bu sertifikayla neler yaparım dedim. Gözüm gibi korudum sertifikayı. (Şu an cv’mde itinayla saklıyorum o kısmı :D)

Lisans sonrası

Okumaya doymamış olmalıydım ki bir de üzerine İTÜ’de Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisansı yapmaya başladım. Uzun süre yazılım üzerine bir plan yapmadım. Ama laboratuvar ve akademik çirkinlikler canımı sıkmaya başlayınca başka yollar aramaya başladım kendime ve biyoenformatik (biyoinformatik mi biyoenformatik mi olduğuna dair çok tartışma var ben şuraya bakıp karar verdim) bölgesinde iki gücümü birleştirmeye karar verdim.

. learn English! (tik)

. learn python! (hmmmm?)

Codecademy’i buldum.

Codecademy’de python derslerini bitirdim. Aynı zamanda coursera diye çok güzel derslerin olduğu bir yer buldum. Buradan biyoinformatik, python, R , istatistik derslerine başladım.

Sonuç? Dağıldım.

Her şeyden biraz biraz bilmeye başladım ama birleştirebilecek miyim diye paniklemeye başladım. Yalnız başıma yapamayacağımı düşündüm. Tekrar google’a saldırdım ve kendime bu alanda gönüllü staj yapabileceğim yer aramaya başladım. Ahmet Raşit Öztürk hocamı buldum. Kendime bir aylık staj ayarladım. Kayseri’de Genom ve Kök Hücre Merkezi’nde 5–6 kişilik grup geceli gündüzlü sıkı yönetim altında staj yaptık. D3.js ile burada tanıştım. Blog yazmakla burada tanıştım:)(bunun biyoinformatikle ne alakası var diye epey isyan etmiştim başta), Django ile burada tanıştım. Hocamız bizi full-stack biyoenformatikçi atom karıncalar yapmak istiyordu:) Biz ne kadar yapabiliyorduk bilmiyorum:)

O tabağındaki yüksek bitecek!

Stajım bitti. İstanbul’a geri döndüm. Tezimi yazmaya başladım. Bu sefer ilk defa kod yazmak çok fena aklıma girmişti ve aslında biyoloji kısmından izole olduğumda biyoenformatikten daha çok zevk aldığımı fark ettim (evet o biyoenformatik olmuyor artık).

Bu sırada bir bisiklet turunda Fatih Erikli ile tanıştım. Önce onu çamurlu yokuşta fren yaparak öldürmeye çalıştım. Baktım ölmüyor, arkadaş olduk ve Fatih için sihirli kelimeyi söyledim →‘python’. O zaman Fatih bana her sene tekrarlanan akademik bilişim konferansından bahsetti. Kessssinlikle gelmem gerektiğini söyledi.

akademik bilişim’de son gün çektiğim resim, ‘bitirmeyin la hop’ yazıyor

Gittim. Benim gibi bir sürü insan gördüm. Meraklı, nereden başlayacağını bilmeyen, hevesli insanlar. Bu işin peşinden koşma kararım güçlendikçe güçlendi.

Aynı sene Linux Yaz Kampı’nda Python ve Django ile Web Development sınıfında 2 hafta boyunca süper bir kampa katıldım. (2016'da aynı kampa front end sınıfına eğitmen olarak katıldım)

Kendime junior pozisyonunda iş aramaya başladım. Gönderdikleri challengeları işe girebilmek için değil de kendimi geliştirmek için kullanmaya başladım. Girdiğim ilk yerde front end development ile tanıştım ve bu sefer burada kaldım:)

İşe girdikten sonra side-project yapmaya çalıştım hep. Github kültürü ile tanıştım. Yaptığım küçük küçük projelerle orayı hep canlı tutmaya çalıştım.

Başlangıçta proje fikri bulmakta çok zorlandım (hala da zorlanıyorum). Bu sefer de free code camp’i keşfettim.

Yaptığım şeylerin sadece front end alanında sınırlı kalmamasına da baktım. Front end development alanından alakasız şeylerle ilgilenirken bir çok ortak kafa yapısı ile karşılaştım ve bu olaylara bakış açımı genişletti.

Mini özet

Çok çok özetle önerebileceklerim:

  • İngilizce öğrenmek
  • Google kullanmak ( bildiğiniz konularda bile — how can i start running, how can I start programming, how can I open the door)
  • Eventlere gitmek, insanlarla tanışmak, çok insanla tanışmak (illa sizin gibi aynı şeyleri yapmaya çalışan ya da yapmış biri ile tanışırsınız ve bu size yol gösterir)
  • Blog yazmak
  • Blog okumak
  • hackernews, usepanda (kendini anlatıyor zaten), twitter gibi yerleri takip etmek
  • Eventlere gitmek:)
  • Son olarak da bir sürü işe başvurun. Hem özgüveniniz artar, red aldığınızda hayatın devam ettiğini görürsünüz hem de gönderdikleri challengelar ile bir çok şey öğrenirsiniz.

Bana söylenilen ama daha yapmadıklarım:)

--

--